Mayhoş mu, nahoş mu?

Pınar Yeşil Şenses, pinar.yesil@yahoo.com

Pinar print2
Çizim: Pınar Dönmez

Her kelimeyi tamlayan, kim bilir belki de tamamlayan; sosyetiğine ‘fobi’ gelen, çekenine avuç içi, ayak tabanı dâhil bilumum yer terlettiren, kalbini yerlerde küt küt sektiren, tansiyonunu eller üstünde gezdiren, adrenaline âşık, kortizole deli, ben diyeyim mayhoş, siz deyin kekremsi bir duygu korku… Kazanmakla kaybetmekte, beğenilmekle beğenilmemekte, yeni okulda, yeni hayatta, yeni işte, ilişkide ön sıradan yer ayırmış kendine. İhsan Raif Hanım’ın bundan neredeyse 120 sene önce döktüğü gibi dizelere, kimisinin mücrim gibi titremesi için mesela, yetermiş bakması istikbaline. Hep böyle büyük büyük, afili hedefleri yok elbet bu korkunun. Gece yolda yürürken duyduğunuz çıtırtıya, pireleriniz uçuşurken uyandıran gıcırtıya, düdüklünün fıslamasına, yılanın tıslamasına, hepsine talip, hepsine fit. Önünüzde iki seçeneğiniz var. Ya “Beynimin her bi yarıküresine, amigdala çevresi müsait bi yere, dikeydim de bostan korkuluklarını, yıllarca büyüttüğüm ‘mahsül’lerimi koruyabileydim gagalamanızdan” diye melankoli yapacaksınız, ya da “sayenizde ayaktayım” diye cengâverce kılıç sallayacaksınız korkularınıza. Seçim, biraz yaşınızın, biraz yapınızın, biraz da şartlarınızın elinde. Ama şu bir gerçek ki, siz isteseniz de istemeseniz de o “korku” dediğimiz ‘şey’ var ve baki. Öğrenci yurdunda zor tahammül ettiğiniz bir oda arkadaşınız gibi mesela. Siz uykuya dalmak için cebelleşirken tepe ışığını caaart diye yakan ve huzura ermek üzere olan sinir sisteminizin, kıpraşmaya dünden hazır telaşe hücrelerine selektör yapan o minik gece kuşu gibi. Ya da misal, tam toplamışken iki kuruşluk dikkatinizi, “E, ama ben de buradayım” dercesine, içinde kalmış delme tutkusunu yan duvarınızda giderircesine darbeli matkaba yüklenen, külüne muhtaç olduğunuz o kapı komşunuz gibi.

Bilir misiniz, nenelerimize gözlerini belerterek “dağları bekleeeer” diye nasihatler ettiren; dilerse zangır zangır, dilerse tir tir titreten; hani vardır ya şu meşhur fıkra, düşman gemilerini ufukta gören kaptan-ı deryaya kahverengi don isteten bu duygu, öldürmez güçlendirir. Bakmayın siz, korku hafızanız hayatta kalmanız için pek mühimdir. Bilim insanları der ki, korku yoksunluğu ölüme çıkmış davetiyedir ve tam da bu yüzden arada bir sıçramak bir ömre bedeldir.

Kopan ödünüz olsun. Kalın sağlıcakla…

Yorum bırakın