Sanal alemler çocuk oyuncağı değil

Yalın Solmaz, ysolmaz@gmail.com

Bir uzay gemisinin içindeyim. Önümdeki sedyenin üzerinde gri renkli bir uzaylı yatıyor; anlaşılan ölü ele geçirilmiş. Kafası gövdesine göre çok büyük ve kocaman gözleri halen açık. Solumda ve sağımda istemeyeceğim kadar operasyon aleti var, adlarını bilmediğim, dişçilerin kullandığı aletlere benzeyen ama onların beş katı büyüklüğünde. Bulunduğum oda bir kokpit gibi. Her yer cam ve camın ötesinde ucu bucağı belli olmayan uzay var. Bir sürü yıldız, galaksi, renkler, vesaire.

Birden sedyenin üstündeki monitör canlanıyor, üç dakikadan geri saymaya başlıyor. Bir ses uzaylının vücudunda bir bomba olduğunu bana haber veriyor ve bombayı üç dakika içinde bulup imha etmem gerekiyor. Kırmızı ışıkların periyodik bir şekilde gerginleştirdiği ortamda ben aletlere göz atmaya başlıyorum. Acaba hangisiyle başlasam? Bunu takiben üç dakika içinde odada sağdan sola yürüyorum, vücudum terliyor. Geri sayımın verdiği stresle aletleri doğru kullanamıyorum ama bir şekilde uzaylının karnındaki bombayı çıkarmayı beceriyorum. Kendimden gururlu bir şekilde elimdeki bombayı uzayın derinliklerine gönderiyorum ve tam önümdeki camın ötesinde bomba patlıyor. Ben ve uzay gemim sağlam.

Kafamdaki monitör ve kulaklığı çıkarıyorum. Aslında YouTube Space binasındaki duvarları bembeyaz bir odanın içerisindeyim. Beni izleyen teknisyen gülüyor.

Oculus Rift’in 2011’de başlattığı sanal gerçeklik (VR) serüveni tam hız ilerliyor. İlk prototipini kendi kendine yapan Oculus’un kurucusu Palmer Luckey, şirketini 2014’te Facebook’a iki milyar dolara sattı. O günden itibaren sanal gerçekliğe adım atan şirketler çok. HTC ve Samsung pek geride değiller. Google’un yatırım yaptığı Magic Leap ise halen gizli tuttuğu teknolojisiyle sanal dünyayı gerçek dünyayla birleştiriyor. Bunların arasındaki en ucuz alet ise Google Cardboard. Google’un erişilebilirlik misyonuna uygun $15’lik fiyatiyla Cardboard herkese sanal gerçekliğin kapısını sunuyor. Benim denediğim alet ise HTC Vive ve $1,000’dan fazla fiyatıyla biliniyor. İki oda sensörüyle kullanıcının odadaki fiziksel pozisyonunu ölçebiliyor ve bu sayede kullanıcı sanal dünyada yürüyebiliyor. Teknoloji o kadar ilerlemiş ki artık kafanızdaki aleti hissetmiyorsunuz bile. Yaklaşık 30 saniye içinde beyniniz sanal dünyayı kabulleniyor ve gerçekten orada olduğunuzu hissediyorsunuz. Hakikaten inanılmaz bir deneyim.

Kamuoyundaki bilinirliği oyunlarla sınırlı olan sanal gerçeklik aslında çocuk oyuncağı değil. Araştırmacılar ve bilim adamları sanal gerçekliğin birçok kullanımını bulmuşlar. Kısa bir Google search size neler neler gösteriyor.

Mesela sanal gerçekliğin depresyon tedavisinde kullanıldığını biliyor muydunuz? Bu araştırma sekiz dakikalık bir senaryodan ibaret. Hasta sanal ortamda ilk önce aynada kendi sanal bedenini görmeye başlar. Bunun amacı hastanın sanal ortamı benimsemesi ve ortamı etkileyebileceğine inanmasını sağlamak. Daha sonra ağlayan küçük bir kız çocuğunu teselli etmesi istenir. Teselliye yanıt veren çocuk, ağlamayı bırakır. Daha sonra hasta bu küçük kız çocuğunun gözlerinden sanal dünyayı görmeye başlar ve biraz önce kendisinin söylediği şefkatli kelimeleri aynada gördüğü sanal bedeninden duyar. Üç hafta içinde üç kere tekrarlanan senaryonun sonunda hastaların %60’ı kendi depresif belirtilerinin azaldığını belirtti.

Sanal gerçekliğin buna benzer diğer bir kullanımı ise beyin operasyonlarında gerçekleşti. Fransa’daki Angers Üniversitesi Hastanesi’nde doktorlar bir beyin tümörünü çıkarırken VR aletiyle hastanın beyin haritasını çıkardılar. Beyin haritasını operasyon sürecinde takip ederek hastanın ameliyat sonrası görsel sorunlar yaşamasını engellediler.

Sanal teknolojinin tıpta kullanımı bununla sınırlı değil. Virtalis adlı şirket doktorların daha fazla deneyim edinebilmeleri için sanal operasyon simulasyonları geliştiriyor. Bu tür kullanımlar doktorların ve operasyon ekiplerinin hiçbir hastayı tehlike altında bırakmadan hep beraber deneyim edinmelerini sağlıyor.

Tıp ve oyunlar dışında sanal gerçekliği kullanmaya başlayan diğer bir endüstri de turizm. İngiliz turizm şirketi Thomas Cook “Try Before You Fly” (uçmadan önce dene) adlı kampanyasıyla tatil paketlerini sanal dünyaya taşıyor. Hangi paketi alacağına karar veremeyen müşteriler sanal gerçeklik sayesinde gidebileceği birçok tatil paketini deneyip kararını daha kolay verebiliyor. Buna benzer diğer bir uygulama ise Marriott otelleri sayesinde sizi New York’tan bir saniye içinde Hawaii’ye taşıyor. New York’ta iki lokasyonda bulunan VR kulübeleri, işinden sıkılan ya da kısa bir süre için kaçmaya çalışan biri için bire bir.

Fiyatının yüksek olması ve yeterince yazılımın olmaması nedeniyle az kullanıcı sayısı olan sanal teknolojiler önümüzdeki beş yıl içinde şu an herkesin elinden düşmeyen akıllı telefonlar kadar yaygın olacak. Büyük olasılıkla oturma odanızdaki televizyonunuzu yenilerken VR setlerine de bakacak, belki televizyonunuzdan vazgeçeceksiniz. Ailenizle aranızda bir kıta ya da okyanus olmasına rağmen karşılıklı oturup aynı sanal ortamda konuşabileceksiniz – sanki aynı odadaymış gibi. Oyun, eğlence ve tıptaki kullanımı dışında daha çok fazla insani deneyime açık olan VR, önümüzdeki on yılın en büyük teknolojik gelişmesi olacak. Söz konusu olan bunun bir parçası olup olmayacağınız değil – esas soru bunun ne zaman bir parçası olacağınız.

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s