Aslı Altınışık, aca04@mail.aub.edu
Şeker sevgisi ve toleransı yüksek biri olarak Lübnan tatlılarını çok ortalama buluyorum. İsimlerinin çoğu bizim tatlılarımızla aynı olmakla birlikte tatları pek vasat geliyor muhallebinin, baklavanın ve künefenin. Çok denedim, çok hüsrana uğradım. Neyse ki sonunda midemi mutlu eden bir istisna buldum, o da “mamul bil aşta,” yani irmik katmanları arası krema tatlısı.

Tatlıdaki irmik, tereyağı ve şekerin yoğunluğu, ortadaki meyvemsi krema ile muhteşem bir denge yakalıyor. Temelde şeker ve sütten yapılan bu kremaya Lübnan mutfağında aşta deniyor ve başka tatlılarda da kullanılıyor. Aşta aynı zamanda aşağıdaki görseldeki meyvenin de adı. Kremanın ve meyvenin isimlerinin aynı olmasının sebebi ise tat benzerliği, çünkü olgunlaşmış bir aşta meyvesi kelimenin tam anlamıyla çok tatlı.
Fakat bu mutfak jargonu, sokağa pek de tatlı olmayan bir biçimde yansıyor. Türkçe’deki “n’aber fıstık” sorusu gibi, kadınlara laf atmak için “n’aber aşta” anlamına gelen “chou ya ashta” lafı Lübnan sokaklarında çokça kullanılıyor. Aslında mutfak girizgâhlı bu yazının amacı da Lübnanlı kadınların sözlü tacize karşı başlattıkları hareketlerden bir örnek vermek.

“Knowledge is Power” (KIP) yani Bilgi Güçtür projesi, cinsiyete dayalı şiddeti tek bir hareket ile “çözmeyi” hedeflemektense, tabana yayılmış, devamlılığı olan, bağlama uygun fikirler üretiyor. #NotYourAshta kampanyası da işte bu bilinç ile oluşturulmuş. Temel amacı, bireylerin sözlü tacize karşı durmak için mesajlarını paylaşabilecekleri bir dayanışma platformu oluşturmak. Bir ihbar mekanizması olmaktan ziyade, sokak tacizine karşı direnişin dayanışma platformu olmayı hedefliyor. Aynı zamanda kanıksanmış ve günlük hayatın içine işlemiş bir duruma dair farkındalığı arttırmayı amaçlıyor. Kısaca bu kampanya, yukarıda bahsettiğim meyve ve kadın üzerinden ilerleyen “n’aber aşta” lafını yaratıcı bir şekilde tersine çeviriyor ve sözlü tecavüze tepki gösteriyor. Sağdaki poster kampanya için tasarlananlardan bir tanesi.

“Aşta’n değilim” kampanyası sokak tacizinin her vatandaş için bir hak ihlali olduğunu göstermeyi, insanların buna karşı çıkmasını ve değişik türlerine karşı itirazlarını seslendirmesini teşvik etmeyi amaçlar. Kampanyaya katılmak için 14-25 Kasım tarihleri arasında sokak tacizine karşı yazılarınızı, fotoğraflarınızı ve videolarınızı #NotYourAshta hashtag’ı ile paylaşın. Bu kampanya, 16 günlük küresel Cinsiyete Dayalı Şiddete Karşı Aktivizm etkinliklerinin bir parçasıdır. Kaynak: thekipproject.info
“N’aber aşta” lafına göndermede bulunarak “bu flört etmek değildir. #NotYourAshta etiketi ile sesini duyur” yazıyor. Belirlenen etiket ile bireylerin yazı, fotoğraf ve video olarak ilettikleri mesajlarını derleyen bu kampanya, sokakta atılan cinsiyetçi laflara karşı direniş göstermeyi ve cinsiyetçi söylemler diskurunu değiştirmeyi amaçlıyor.
2016-2017 yıllarında faaliyet göstermiş olan KIP projesinin çalışmalarından sadece biri #NotYourAshta. Bu kampanyanın yanı sıra KIP çatısı altında çalıştaylar, eğitimler ve seminerler de düzenlendi; ayrımcılık ve cinsel tacize karşı bireyler bilgilendirildi, bilinçlendirildi ve örgütlendi. Özetle KIP projesi, cinsiyet üzerinden ilerleyen şiddete karşı farkındalık geliştirmeyi ve dayanışma içinde olmayı hedefledi. Tepeden inme değil tabanda şekillenen bir hareket olarak da epey destek topladı.
#NotYourAshta ve KIP, kadınların mücadelesinin ne kadar yaratıcı biçimlere bürünebileceğini bir kez daha gösteriyor. Özünde gayet basit olan bir uygulamanın ne kadar çabuk ve çeşitli şekillerde yayılabileceğine dair benim gerçekten başarılı bulduğum bir örnek. Sayısal bir kritere göre etkisini ölçmek zor olduğu için kampanyanın genel tesirinden şüphe duyanlar olabilir, ama bu ampirik eksiklik hareketin değerinden bir şey eksiltmiyor bana kalırsa. Ne de olsa, sosyal farkındalık tek hareketle değiştirilebilecek bir olgu değil; bu gayede sarf edilen çaba her zaman doğrudan meyve vermiyor. Fakat sonuçların dolaylılığı, bu küresel, tarihi, ekonomik, politik ve sistemsel meseleye karşı pasif kalınması gerektiği anlamına da gelmiyor. Hayatın her alanına işlemiş bu güç hiyerarşisine karşı çıkmak tabii ki kolay değil, fakat tepki göstermediğimiz zaman rıza göstermiş oluyoruz. Sesimizi duyurmaya başlamak için ise ilham her yerden gelebilir, önümüzdeki tabaktan da, Akdeniz’in bir başka kıyısından da.
