
Irmak Akman, irmak@de-da-dergi.com
“Çaresiz bir cemaat yurdunda yer bulmuş kendine. “Bir baskı yoktu yurtta ancak oluşan havadan sabah namaza kalkıyor, öğleden sonraları çay-bisküvi eşliğinde Fethullah Gülen kasetlerini dinliyorduk” diye anlatıyor. ‘Abi’ler her şeyle ilgileniyormuş. Herhangi bir ders mi kötü hemen o dersi iyi bilen bir ‘abi’ bulunuyor ve başarıyla geçiyorlarmış. Akşamları ise yurdu destekleriyle ayakta tutan esnaf, Beyoğlu’nun ünlü restoranlarında kalan tatlıları yurda yolluyormuş. Bu dayanışma ruhu elbette üniversiteden mezun olunca iş bulma aşamasında da devam ediyor…
Var mı buraya kadar yeni duyduğunuz, bilmediğiniz bir şey? Yok. Bu düzen yıllardır yüzlerce okulda binlerce öğrenciyle devam etti, ediyor…
O zaman HSYK sonuçları sandıktan çıkınca mahallenin moralleri neden tarumar?
“Bugün A.B.İ’lere kızıyorsunuz da yıllardır aklınız neredeydi” diye sormayacak mıyız? Türk eğitim sisteminde büyük boşluklar var. Birileri yıllardır o boşlukları legal yöntemlerle doldurdu, dolduruyor.”
Cüneyt Özdemir’in 20 Ekim 2010’da Radikal’de yayımlanan “Sardı korkular, ‘gelecek onlar’” yazısından bir alıntı bu. Cemaat yurtları sanırım artık çok gözde değil, yerini TÜRGEV ve Ensar Vakfı gibi yerlere bırakalı çok oldu. Yurtlar kimsenin gündeminde değildi, ta ki Karaman’da ilköğretim düzeyindeki öğrencilerin kaldıkları özel yurtlarda (ya da evlerde?) cinsel istismara uğradığı ortaya çıkana kadar. Suçu işleyen kişiye çabucak ceza verildi, yurtlar yine gündemden düştü. Ama benim aklımda bu konuyla ilgili soru işaretleri kaldı. Bu yurtlar ya da evler yasal mıydı, yasadışı mı? Denetleniyorlar mıydı? Bu suçu işleyen şahsın çocuklarla birlikte Karaman valisine yaptığı bir ziyaretin fotoğrafları çıktı mesela ortaya. Valinin, İl Milli Eğitim Müdürü’nün kendilerini bu şahısla beraber ziyarete gelen çocukların nerede kaldıklarından nasıl haberi olmazdı? Bu soruların hepsine cevap vermek mümkün olmasa da, ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim yurtlarıyla ilgili biraz bilgi topladım. Yardımları için Hümanist Büro’dan Seda Akço’ya teşekkür ederim.
İlköğretim düzeyinde yurtlar
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 22. Maddesinde “mecburi ilköğretim çağı 6-13 yaş grubundaki çocukları kapsar. Bu çağ çocuğun 5 yaşını bitirdiği yılın Eylül ayı sonunda başlar, 13 yaşını bitirip 14 yaşına girdiği yılın öğretim yılı sonunda biter,” deniyor.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa milletvekili Lale Karabıyık, 23 Mart’ta mecliste yaptığı konuşmada, devlet dışında gerçek ve tüzel kişilerin ilköğretim düzeyinde özel yurt açmasının yasak olduğunu söyledi. Kaynak olarak madde numarası vermeden 5661 numaralı kanun ile 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye atıfta bulundu, ancak iki düzenlemede de ilköğretim düzeyinde özel yurt açılmasını engelleyen bir madde bulunmuyor.
652 sayılı Milli Eğitim Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 7. Maddesiyle, Temel Eğitim Genel Müdürlüğü’ne “ilköğretim öğrencilerinin barınma ihtiyaçlarının giderilmesi ve maddi yönden desteklenmesi ile ilgili iş ve işlemleri yürütmek” görevi veriliyor, ancak özel yurt açılamayacağı söylenmiyor. Böyle bir yasak bulunmadığı gibi, aynı kararnamenin 13. maddesiyle, Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü’ne “her kademede” açılacak özel yurtlarla ilgili esasları belirlemek ve bunları denetlemek görevi verilmiş. İlgili madde şöyle:
Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü (1)
MADDE 13– (1) Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır:
b) (Ek : 11/10/2011 – KHK – 662/78 md.) Her kademedeki öğrencilere yönelik dernek ve vakıflar ile gerçek ve diğer tüzel kişilerce açılacak veya işletilecek yurt, pansiyon ve benzeri kurumların açılması, devri, nakli ve kapatılmasıyla ilgili esasları belirlemek ve denetlemek.
Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü’nün web sitesinin Mevzuat bölümünde Özel Öğrenci Yurtları Yönetmeliği var, ancak bu yönetmelik sadece ortaöğretim ve yükseköğretim öğrencileri için açılacak yurtları kapsıyor. Yani Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü’ne 2011 yılında ilköğretim seviyesinde açılacak özel yurtların uyması gereken esasları belirleme ve denetleme görevi verilmiş, ancak 2011 yılından beri bu konuda bir düzenleme yapılmamış.
Aynı müdürlüğün web sitesinde “Türkiye Geneli Yurt Listesi”ni indirip inceledim, “ilköğretim yurdu” olarak geçen hiçbir yurt bulamadım. Listedeki yurtların hepsi ortaöğretim ya da yükseköğretim yurdu olarak listelenmiş.
Bu kısa araştırmanın ardından ilköğretim seviyesindeki öğrenciler için özel yurt kurulmasının önünde yasal bir engel olmadığını, ancak bu yurtlarla ilgili ikincil mevzuatın henüz hazırlanmadığını ve (en azından listeden görebildiğimiz kadarıyla) resmi izinle açılmış ilköğretim yurdu bulunmadığını söylemek mümkün. Kısacası Karaman’daki evler ve yurtlar yasadışı, ama bu, böyle evlerin ve yurtların açılmasının yasak olduğu anlamına gelmiyor.
Bu noktada bir parantez açmakta yarar var. 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu’nun 3.f) maddesi de, aşağıdaki sosyal hizmet kuruluşlarının gerçek ve tüzel kişilerce açılmasına imkan veriyor:
1. “Çocuk Yuvaları”; 0 – 12 yaş arası korunmaya ihtiyacı olan çocuklarla gerektiğinde 12 yaşını dolduran kız çocuklarının, bedensel, eğitsel, psiko sosyal gelişimlerini, sağlıklı bir kişilik veya iyi alışkanlıklar kazanmalarını sağlamakla görevli ve yükümlü yatılı sosyal hizmet kuruluşlarını, (6)
2. “Yetiştirme Yurtları”; 13 – 18 yaş arası korunmaya ihtiyacı olan çocukları korumak, bakmak ve bir iş veya meslek sahibi edilmeleri ve topluma yararlı kişiler olarak yetişmelerini sağlamakla görevli ve yükümlü olan yatılı sosyal hizmet kuruluşlarını, (6)
11. “Çocuk evleri”; 0-18 yaşlar arasındaki korunmaya ihtiyacı olan çocukların kaldığı ev birimlerini, (1)
12. “Çocuk Evleri Sitesi”; Korunma ihtiyacı olan çocukların bakımlarının sağlandığı aynı yerleşkede bulunan birden fazla ev tipi sosyal hizmet biriminden oluşan kuruluşu,
13. “Ev Tipi Sosyal Hizmet Birimleri”; Çocuk, kadın, engelli ve yaşlılar ile bakım veya barınma ihtiyacı olan kişilere hizmet verilen mesken niteliğindeki yatılı sosyal hizmet birimlerini,
3.b) maddesinde “korunmaya ihtiyacı olan çocuk” şöyle tanımlanmış:
b) “Korunmaya ihtiyacı olan Çocuk”; beden, ruh ve ahlak gelişimleri veya şahsi güvenlikleri tehlikede olup;
1. Ana veya babasız, ana ve babasız,
2. Ana veya babası veya her ikisi de belli olmayan,
3. Ana ve babası veya her ikisi tarafından terkedilen,
4. Ana veya babası tarafından ihmal edilip; fuhuş, dilencilik, alkollü içkileri veya uyuşturucu maddeleri kullanma gibi her türlü sosyal tehlikelere ve kötü alışkanlıklara karşı savunmasız bırakılan ve başıboşluğa sürüklenen çocuktur.
Karaman’daki suçun işlendiği evlere benzer evlerin, sosyal hizmet kuruluşu olarak kurulması da mümkün. Karaman’daki evlerde kalan çocukların ne kadarının “korunmaya ihtiyacı olan çocuk” statüsünde olduğu da, bu konuda hiçbir açıklama yapılmadığı için belirsiz. Bu statü resmi olarak verilmemiş olsa da, bu çocuklardan bazıları hiç evci çıkmıyor olabilir. Ayrıca, “ev tipi sosyal hizmet birimi”nde kalması öngörülen çocukların korunmaya ihtiyacı olan çocuklar olduğu da kanunda belirtilmemiş.
Lale Karabıyık konuşmasında, ilköğretim seviyesindeki çocukların böyle ev ve yurtlara yönelmesinin nedeni olarak Yatılı Bölge İlköğretim Okullarının (YİBO’lar) kapatılarak taşımalı sistemin yaygınlaştırılmasından da bahsetmişti.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2015/2016 öğretim yılı için hazırladığı istatistik kitabına göre, Temel Eğitim Genel Müdürlüğü’ne bağlı ilköğretim okullarının pansiyonların kapasitesi 106 405, bu pansiyonlarda kalan öğrencilerin sayısı ise 60 473. Aynı istatistiklere göre Türkiye genelinde taşımalı sistem kapsamında taşınan ilkokul öğrencisi sayısı 288 883, ortaokul öğrencisi sayısı ise 519 449.
Ortaöğretim ve yükseköğretim düzeyinde yurtlar
Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 26. Maddesine göre “ortaöğretim ilköğretime dayalı, dört yıllık zorunlu, örgün veya yaygın öğrenim veren genel, mesleki ve teknik öğretim kurumlarının tümünü kapsar…” 29. Maddeye göre ise “ortaöğretim, çeşitli programlar uygulayan liselerden meydana gelir.” Yani ortaöğretim öğrencileri derken, 14-18 yaş arası lise öğrencilerinden bahsediyoruz.
Ailesinin yanında kalmayan lise öğrencileri, okudukları devlet lisesinin ya da özel lisenin pansiyonunda ya da özel yurtlarda kalabiliyorlar. Milli Eğitim Bakanlığı 2015/2016 istatistik kitabına göre devlet liselerine bağlı pansiyonların kapasitesi 377 536, bu pansiyonlarda kalan öğrencilerin sayısı ise 276 138. (Toplam istatistiklerden Temel Eğitim Genel Müdürlüğü istatistiklerini çıkartarak hesapladım.) Özel liselerin yurtlarındaki öğrenci sayısıyla ilgili bir istatistik bulamadım.
Özel yurtlarda kalan lise öğrencilerinin sayısı ise 82 715. Yukarıda söylediğim gibi, bu yurtlar Özel Öğrenci Yurtları Yönetmeliği’ne göre kuruluyor, işletiliyor ve denetleniyor. Şahıslar, dernekler, vakıflar ve diğer tüzel kişilikler özel yurt açabiliyor. Türkiye genelinde toplam 479 184 lise öğrencisi taşımalı system kapsamında.
Ailesinin yanında kalmayan yükseköğretim öğrencileri, okudukları devlet üniversitesinin ya da özel üniversitenin yurdunda, Kredi ve Yurtlar Kurumu’na bağlı yurtlarda ya da özel yurtlarda kalabiliyor. Kredi ve Yurtlar Kurumu’na bağlı yurtların kapasitesi 450 941. Özel yurtlarda kalan yükseköğretim öğrencilerinin sayısı ise 112 423. Devlet üniversiteleri ile özel üniversitelerin yurt kapasiteleri ile bu yurtlarda kalan toplam öğrenci sayılarıyla ilgili bir istatistik ise bulamadım.
Hepimiz öğrenim hayatımız boyunca değişik seviyelerdeki yurtlarda kaldık, yurt yaşamı pek çok öğrencinin ve ailenin hayatını etkileyen bir konu. Nasıl değişik ideolojileri temsil eden gruplar okul ya da hastane kurabiliyorsa, yurda emanet edilen çocuk ve gençler için temel sağlık ve güvenlik standartları sağlandığı sürece herkesin kendi meşrebine göre yurt kurmaya ve işletmeye hakkı var. (Tabii devletin de bu alanda bazı kişi ve kurumları kayırırken diğerlerine zorluk çıkartmaması gerekiyor.) Aynı şekilde, her ailenin çocuğunu kendi meşrebine uygun bir yurda göndermeye hakkı var. Yaşam tarzına karışılamayacağı gibi, bu tercihe de karışılamaz.
Ancak devletin maddi durumu iyi olmayan öğrenciler için yeterli yurt sağlaması gerekiyor. İnsanlar çocuklarını belli bir ideolojiye mensup kişilerin kurduğu yurtlara gönderirken, bu yurtları seçme nedenleri maddi zorunluluklar olmamalı. Eğer taşımalı sistem aileleri ve öğrencileri barınma çözümleri aramak zorunda bırakıyorsa, gerekli değişiklikler yapılmalı. Ayrıca devletin, yurtlardaki öğrenciler için sağlıklı ve güvenli bir ortam sağlandığından emin olmak gibi bir sorumluluğu var. Karaman’da yaşanan olayların geçtiği yurtlar ya da evler eğer yasadışıysa, devlet görevlilerinin böyle yerlerin işletilmesine engel olmak gibi bir yükümlülükleri var. “Suç şahsidir” deyip konuyu kapatmak, devlet görevlilerine tüm bu konularda hesap sorulmasını engellemek anlamına geliyor. Bu hukuksuzluk devam ederse böyle olayların önü alınamaz.